top of page
Yazarın fotoğrafıLerna Mezirciyan Çankırı

Davranış Değişiminde Karşımızdakine Nasıl Yardımcı Olabiliriz?

Kendi davranışlarımızı değiştirme becerimizden bahsettik ama bu davranışlarımızı değ

iştirme yolunda karşımızdakinin nasıl katkıda bulunabileceğinden hiç söz etmedik. Çevremizi yok sayamayız. Bizler etkiye tepkiyle yaşayan, sürekli uyaranlara maruz kalan canlılarız. Dolayısıyla çevremizden bağımsız bir şekilde ele alınamayız.

Hepimizin bir diğerinden türlü beklentileri vardır. Bir anne çocuğunun derslerinde başarılı olmasını beklerken, bir çocuk babasının kendisine daha fazla zaman ayırmasını bekler. Eve geldiğinde güler yüzle karşılanmayı bekleyen eşin karşısında, gelir gelmez ne yemek olduğu sorulmadan önce sıcak bir öpücük bekleyen hanımı duruyordur. Burada çoğunlukla beklentilerin dile getirilme şekli şikayet kalıpları halindedir: “Neden derslerine çalışmıyorsun!”, “Eve geldiğimde bir kere de yüzün gülsün hanım!”, “Baba bana hiç vakit ayırmıyorsun!”, “Eve ayak basar basmaz hep yemek mi sorar bir insan!”… Burada aslında alt mesajlarda ‘senden şunu şu şekilde yapmanı bekliyorum’ vardır. Fakat buradaki eleştirel dil o denli ön planda kulak tırmalayıcıdır ki, bahsedilen alt mesaj magma katlarına yakın derecede dipte kalır. Karşımızdakinin tutumunda bir değişikliğe gitmesini istiyorsak, bunun için çok güçlü yollarımız var. Biz insanoğlu olarak “iletişim sanatı” denen sihirli bir araca sahibiz. Ancak konuşmak, her gün yaptığımız sıradan bir eylem halinde hayatımızda yer aldığından dilin ucuzlatılan bir yanı var ne yazık ki. İşte karşınızdakinin davranış değişimine katkıda bulunabilmek adına yapmanız gerekenler:

1- Taktir ve Övgü: Karşınızdakinin yapmasını istediğiniz bir davranışı ortaya çıktığında asla es geçmeyin. Muhakkak bir övgü cümlesiyle olumlu geribildirimde bulunun: “Yemek harika olmuş, ellerine sağlık”, “Bu şekilde ders çalıştığını gördüğümde seninle gurur duyuyorum”, “Eve gelir gelmez beni öptüğünde beni o kadar mutlu ediyorsun ki” vb. Bu şekilde olumlu ifadelere yer vermeniz, karşınızdakine onu gördüğünüzü/fark ettiğinizi hissettirir. Bu ‘seni gördüm’ algısını kimi zaman sözsüz iletişim kanalı ile de gerçekleştirebilirsiniz. Sınavına çalışırken çocuğunuzun başını okşamanız, beklediğiniz tebessümle sizi karşılayan eşinize sıkıca sarılmanız, eve gelir gelmez ilk iş sizi öpen partnerinize neşeli gülücükler saçmanız… Görülmek hepimizin temel ihtiyaçlarındandır. Bu, bizi yeniden aynı davranışı sergileme konusunda motive edici gizli bir kaynaktır.

2- Ödül: Yaptığımız şeyin nasıl olumlu bir sonuç doğurduğuna tanıklık etmemiz farkındalık düzeyimizde “yaptığımız şeyin iyi bir şey olduğu”nu kodlamamıza yardımcı olur. Bu nedenle beklediğiniz davranışlar ortaya çıktığında karşınızdakine bir ödül sunun. Başarılı karneyle gelen çocuğunuza bir tatil organizasyonu, size dilediğiniz gibi güzel sözler söyleyen eşinize özel bir sürpriz hazırlığı (örneğin eşinize özel bir sofra düzenleme), size işlerinizde yardımcı olduğu için partnerinize küçük bir hediye gibi… Bu ödüller, bizi mutlu etmek için sunulan armağanlar olarak görünür. Ancak yaptığımız davranışların devamını getirmemiz için sağlam birer pekiştireçtir.

3- Sönme: Sürdürülmesini istediğimiz davranışlarda görülmenin önemini vurgulamıştık. Yok olmasını istediğimiz bir tutum için ise bunun tam tersi geçerlidir: yok sayma. Fark edilmeyen, yani sonucunda hiçbir etkiye sebep olmayan eylemler zamanla söner. Bu yüzden örneğin tiki olan veya argo konuşan çocukların ebeveynlerine, bu durumun ilgi alanlarına girmediğini hissettirecek nötr bir tavır takınmaları önerilir. Yaptığı şeyin hiçbir netice doğurmadığını gören çocuk bir süre sonra arzu ettiği ilgiyi bulamadığı için davranış biçimini terk eder.

4- Olumlu Mesaj: Ortaya çıkan sizi rahatsız eden bir eylemin yerine yenisini koymak istediğinizde, kendinizi ifade ederken referans noktanız; olmasını istediğiniz davranış kalıbı olmalıdır. Örneğin; ağzını şapırdatarak yemek yiyen çocuğunuza ağzı kapalı bir şekilde yemek yemesini öğretmek istiyorsanız, “ağzın açık çiğneme dedim sana!” yerine, “biliyorsun ki ağzın kapalı çiğnediğinde daha güzel görünüyorsun ve ben o anda işte benim kibar çocuğum diyorum.”

Bu iletişim yeteneği zaten doğamızda var. Sadece unuttuğumuz yerden çıkartıp, tozunu alıp, havalandırmamız ve kullanmaya başlamamız gerek. Ufacık bir çabanızla bu stratejileri kullanmanızın, ilişkilerinize ne denli hızlı katkı sağladığına tanıklık edeceksiniz.

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page