top of page
Yazarın fotoğrafıLerna Mezirciyan Çankırı

Aşkın Cilvesi, Tartışmaların Sebebi Nedir?


Aşkın tanımı nedir? Aşk; koşulsuz sevgi ve koşulsuz güven ortamıdır. Bilinçaltımız, partner seçimimizi tamamlamamıza yardımcı olduktan sonra bu kişiye aşık olduğumuzu hissederiz. Aşk duygusu bize çok temel bir yerden tanıdık gelir. Bebeklik döneminden… Bebekken bize karşı sunulan koşulsuz bir sevgi ve güven ortamı vardır. Biz daha konuşamadan her tür isteğimiz anlaşılır ve yerine getirilir. Biri yedirir, öteki altımızı değiştirir, beriki sırtımızı sıvazlar… Bilinçaltı bu tanıdık kokuyu alır almaz içimizde bir ses yükseltir: “Bu kişi de benim temel ihtiyaçlarımı bilmeli ve ben demeden anlayıp yerine getirmeli.”

Bu nedenle karşımızdakinin bize çok yabancı biri olduğu gerçeğini unutarak, kendimize dair açık adresler sunmaksızın hep nokta atışı yapabilmesini bekler bir hal alırız. Heyecan ve duygu yoğunluğu ile geçen romantik evrenin peşi sıra gelen bu orta evrede; partnerler beklentilerin karşılanmasına gayret etseler de, bir türlü tam anlamıyla doğru adrese ulaşamadıkları için yorgun düşerler. Beklentilerin karşılanmayışı hayal kırıklıklarını beraberinde getirirken, giderek eşler arasında uzaklaşmaya yol açar ve nihayetinde birbirlerine yabancılaşma baş gösterir.

Öte yandan “Başlangıçta kendi isteğimle, hatta tanıdıklık duygusu ile seçmiş olduğum bir kişi ile daha sonra neden tartışıyorum” diye kendinize sorabilirsiniz. Geçmişten bugüne gelirken kendi kişilik yapımızın inşaat sürecinde, çeşitli nedenlerle çekiç darbelerine maruz kalarak dibe itilen özelliklerimiz olduğunu hatırlayalım. Karşımızdaki kişi şayet bizde kayıp olan bu parçaya çok canlı bir şekilde sahipse, o kişi bizim için kimyasal çekim alanı yaratır. Bizim hatırladığımız ama bir yerden de tanıdık gelen bu parçanın kokusu çok çekici gelir. Bu yüzden bazı zıt özelliklere sahip bireyler arasında aşk yoğunluğu hissedilir. Aşık olduğumuz bu kişi en temelde bizim için onarım fırsatının kendisidir. Örneğin çocukluğumda “kendi hakkını savunabilen” öz parçamı türlü nedenlerle dibe itmiş olabilirim. Seçmiş olduğum partner de benim tam zıddım bir şekilde, hakkını sonuna kadar savunabilen biri olacaktır. Başlangıçta bu farklılık benim için aşkın kimyasını yaratırken, ilerleyen aşamada problemin ta kendisine dönüşmeye başlar. Çünkü birlikte olduğumuz her an, onun her konuda fikrini savunabilen ve hakkını arayabilen tutumuna tanıklık etmek, bende o parçanın olmayışı gerçeğini fazlaca yüzüme çarpmaya başlar. Bu yüzleşme içimde derinde bir yerde rahatsızlık uyandırır. Bu doğrultuda karşımdakini eleştirmeye ve tepkisel davranmaya başlayabilirim: “Neden sürekli kendini savunuyorsun? Her ahklı olduğunu düşündüğün konuda konuşmak zorunda mısın? Haklı olsan bile ne olur biraz susup alttan almayı denesen!” vb. söylemlere yer verebilirim. Oysaki, bu kişi, benim unuttuğum bu öz parçamı tutup su yüzeyine yeniden çıkarabilmeme yardım edecek olan güçlü bir elin kendisidir. Bu yönden durum ele alındığında ilişkideki zıtlıklardan nasıl merhem elde edilebileceği keşfedilmeye başlanır. Çift terapisinde çalışılan kritik noktalardan biri budur.

Çok sevdiğimiz eşlerimizle zaman zaman tansiyon yükselmesi yaşamamıza yol açan bilinmeyen temel bir neden daha var ki… Onu da önümüzdeki ay konuşacağız.

5 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page